2 Şubat 2015 Pazartesi

Kalabalık Aile Çıkmazı

Ne zordur o masadan çatal, bıçağın sayısının azalması. İlk zamanlar hep daha zor olmuştur. Hep eliniz gider bir çatal bıçağa daha ama sonra bi' derin nefes ile geri çekmecedeki yerine bırakırsınız. Sonra alışırsınız. Ya da alışmaya ihtiyacınız olduğu için öyle davranırsınız. Kimseye belli etmeden gurbetinizi içinizde yaşamaya çalışırsınız. Annelerdir ama en çok gurbetlik olan. Kendi anne babasına hasrettir önce. Sonra evlatlarına. Ve hiç bir zaman kabul edememişlerdir. Bundandır belki de yemekleri hep eski ölçüyle yapmaları. Elleri hiç daha azına gitmez. Gönlünün genişliğine de delildir bu. Tencereleri küçültür önce işin içinden çıkamayınca. O da kâr etmez ama. Bu sefer tencerelerden taşar yemekler. Sonra bu duruma da alışırsınız. Ya da alışmaya ihtiyacınız olduğu için öyle davranırsınız...

26 Temmuz 2014 Cumartesi

Gömlek

Gömlek ütülerken dikkat etmek lazım ütünün sıcaklığına, su seviyesine, buhar ayarına. Bunlar işin teknik kısmı. Bir de ütüleme kısmı var.

Mesela çift kat iz yapmamak gerek. Şöyle bi' bakıldığında gömleğin jilet gibi olması gerek. Üstünde kayacakmışcasına dümdüz. Sıkı sıkı sarıldığında tekrar buruşmayacak kadar jilet olmalı.

Düğme aralarının da ütülenmesi gerek. Ki girmesin araya hiçbir şey. Safları sıklaştırırcasına ütülemek gerek. Mühim bir meseledir bu. Çünkü; safta aynı hizada  durulur ki kalpler birbirinden farklı olmasın; saf dümdüz tutulur ki namaz tamam olsun; saflar düzeltilir ki araya düşmanlık girmesin.

Kollar ve yakalar.. Onlar da önemlidir. Zamanında demişlerdi ki "Gelinlik kız bakılırken ütüsüne bakılır. Özellikle yakayı nasıl ütülediğine. Ama çoğunluk ütülemez yakayı. Önemsemezler." Küçük bir kumaş parçasıdır neticede, değil mi? Bilinmez ki yaka heybet demektir. Baba da evin direğidir. Yaka da öyle bir ütülü olacak ki heybete heybet katacak. Kolların ütüsü çabuk bozulur ne kadar iyi ütülense de. Çünkü bir işe girişken önce besmele çekilir sonra kollar sıvanır yukarıya. Baba da her işin altından kalkar çocuklarının duasıyla.

En önemlisi de omuzlar..  Ne yükler taşır o omuzlar ağırlığını kimsenin bilmediği. En başta çocuklarını taşıdı, bir ömür boyu.

Böyle bir averelik işte baba gömleği ütülemek..

9 Temmuz 2014 Çarşamba

Pekey


"Arkadaşlık pekey demekle kaimdir"
                        Mehmed Zahid Kotku


Ne güzel duygudur ortak olmak muhabbete. Ne güzeldir yer edinmek dost yüreğinde. Ne yeri dolmaz kişilerdir. Bir ömürlük yoldaştır onlar. "Selâm" isminin yeryüzündeki tezahürüdürler. Önce düşerler yüreğe. Sonra büyürler yavaş yavaş.

Onlarsız bi' hayat mı? Yo, yoo. Hayali dahi söz konusu değil.

Rabbim ömürlerini uzun, bereketli eylesin. Âmin.

7 Haziran 2014 Cumartesi

Sıfatsız

Rabbim dahi beni ben olarak görürken siz de ki bu çaba niye?

Ben benim. Beni ilk önce ben olarak görün. Beni tanıyın! Sıfatlarımı değil.

Ben de insanım. Farkındasınız değil mi?

Enaniyet değil benimkisi. Bunalmışlık. En uç örneği geçen sene yaşadım. "Çark caddesinde yürürken yanımdan geçen iki kızın birbirini dürterek işaret edişleri" O an yerin bin kat dibine girmek istedim. Bakışlarım yere indi. Utandım. Nasıl bi kaynar su döktüler başımdan! Dondum kaldım.

Yapmayın bu işkenceyi. Birilerin evladı, kardeşi, teyzesi, torunu, o'su ve bu'suyum. Yanı senin gibi!! Ama bu benimle olan iletişiminizi etkiliyorsa durum ne kadar çirkin bir hâl alıyor. Farkında değil misiniz?

Yazık!

Çok mu zor?

Kimsenin beni tanımadığı bir yere gitmek istiyorum. Gideyim ve kendim olayım, kendim olabileyim.

4 Haziran 2014 Çarşamba

Bazen



MFÖ - Bazen

Güneş doğar güneş batar
Ama insan uyumaz bazen düşünür

Geceler kısa çabuk geçer
Ama insan uyumaz bazen düşünür
Deniz masmavidir ne güzel
Ama insanlar görmez bazen

Şiirler şarkılar masallar
Ama insanlar duymaz bazen

Üzme kendini ümitsiz gibi
Sevenin var bak ne güzel

29 Mayıs 2014 Perşembe

Gurbet; varılamaz sıla

Gurbeti sen de bilirsin değil mi ey okuyucu? Boşa değildir bu haykırışlarım, iç yangınlarım. Değil mi? Gurbetlik çekmişsindir sen de. Anlarsın halimden.

Derdimi anlayana ihtiyacım var. Bileyim ki biri daha var benim gibi. Güç alayım varlığından, tutunayım eline. Tüm duvarlarımı yıkan balyozlara inat durabileyim ayakta. Kaçışlarım olmasın. Kaçırmasınlar bizi. Çünkü onlar bana vurdukça ben gurbet içinde sılaya düşüyorum.

Dağıldım, bin parçaya bölündüm. Şehrim zaten fethedildi. Şimdi de son kalemi kaybediyorum.

Ama bi' savaş değil ki bu? Neden böyle olduk o zaman biz? Kim bu günahın sahibi? Çıkıp da "benim" demek istiyorum. Diyeyim ki bitsin bu hâl, durum, vaziyet. Artık adı ne konulursa. Dursun artık bu kavgam.

Zira benim artık gitmeye ihtiyacım var. Özlediğim o topraklar beni çağırıyor. "Gel" diyor bana. "Bana gel, tamam olalım" diyor. "Sen de ben de tamam olalım."

Gitmeliyim.

Sen de gelir misin benimle ey okuyucu? Dayayabilir miyim sırtımı sana? Şükredebilir miyim varlığına?

20 Mayıs 2014 Salı

Lazım

Duyguları içinde yaşamak var. Bi' de yazmak. Ama öyle her şey de yazılmaz her yere. İnsanın biraz da mahremi olması lazım. Kendine de kalması lazım.

Sonra dertlenmek lazım. Ki alacak çok yolumuz var daha. Vakit ne seyir vakti ne de ağaç gölgesinde dinlenme vakti. Gönülleri dertlendirmek lazım. Sürekli kendimizi kontrol etmemiz lazım.

Sonra sıla-ı rahim etmek lazım. Gurbet ellerdeyiz zira. Unutmuşuz yuva sıcaklığını, anne kucağını. Gitmek lazım.

Sonra muhabbet lazım. İki çift kelam lazım. Bir acı kahve lazım yanına. Hatıra hatır katmak için. Gerçi bizde hatır için kahve de gerekmez. Dostumuz istesin yeter.

Sonra söylemek lazım söylenecekleri. Belki de söylenmesine gerek kalmadan bir nazardan anlamak lazım.

Sonra uyku lazım. Ne demiş Neşet amca "Uyku girmez gönlüne, gönlü viran olanın." Dikkat de etmek lazım gaflet uykusuna dalmamak için.

Sonra susmak da lazım. Gönüllerin birbirini dinlemesi için. Seslerimizin yükselmesi gönüllerin seslerinin birbirine duyurmaya çalışmasındanmış. Maraz çıkmaması için de susmak lazım. Kimi zaman ikrar için. Sözü gümüş kılmak için.

Sonra titremek lazım. Titreyip kendine gelmek lazım. Uzaklaşmışız aslımızdan. Geri dönüp bakmak lazım ne halde olduğumuza, neler yaptığımıza. Yola sağlam devam etmek lazım.

Sonra hiç olmak lazım. Halk içinde Hakk ile olmak, Anda olmak, O'nda olmak, olabilmek lazım. Virdleri ihmal etmemek lazım.

Sonra..

Sonrası yok. Bundan sonrası yok.