29 Mayıs 2014 Perşembe

Gurbet; varılamaz sıla

Gurbeti sen de bilirsin değil mi ey okuyucu? Boşa değildir bu haykırışlarım, iç yangınlarım. Değil mi? Gurbetlik çekmişsindir sen de. Anlarsın halimden.

Derdimi anlayana ihtiyacım var. Bileyim ki biri daha var benim gibi. Güç alayım varlığından, tutunayım eline. Tüm duvarlarımı yıkan balyozlara inat durabileyim ayakta. Kaçışlarım olmasın. Kaçırmasınlar bizi. Çünkü onlar bana vurdukça ben gurbet içinde sılaya düşüyorum.

Dağıldım, bin parçaya bölündüm. Şehrim zaten fethedildi. Şimdi de son kalemi kaybediyorum.

Ama bi' savaş değil ki bu? Neden böyle olduk o zaman biz? Kim bu günahın sahibi? Çıkıp da "benim" demek istiyorum. Diyeyim ki bitsin bu hâl, durum, vaziyet. Artık adı ne konulursa. Dursun artık bu kavgam.

Zira benim artık gitmeye ihtiyacım var. Özlediğim o topraklar beni çağırıyor. "Gel" diyor bana. "Bana gel, tamam olalım" diyor. "Sen de ben de tamam olalım."

Gitmeliyim.

Sen de gelir misin benimle ey okuyucu? Dayayabilir miyim sırtımı sana? Şükredebilir miyim varlığına?

20 Mayıs 2014 Salı

Lazım

Duyguları içinde yaşamak var. Bi' de yazmak. Ama öyle her şey de yazılmaz her yere. İnsanın biraz da mahremi olması lazım. Kendine de kalması lazım.

Sonra dertlenmek lazım. Ki alacak çok yolumuz var daha. Vakit ne seyir vakti ne de ağaç gölgesinde dinlenme vakti. Gönülleri dertlendirmek lazım. Sürekli kendimizi kontrol etmemiz lazım.

Sonra sıla-ı rahim etmek lazım. Gurbet ellerdeyiz zira. Unutmuşuz yuva sıcaklığını, anne kucağını. Gitmek lazım.

Sonra muhabbet lazım. İki çift kelam lazım. Bir acı kahve lazım yanına. Hatıra hatır katmak için. Gerçi bizde hatır için kahve de gerekmez. Dostumuz istesin yeter.

Sonra söylemek lazım söylenecekleri. Belki de söylenmesine gerek kalmadan bir nazardan anlamak lazım.

Sonra uyku lazım. Ne demiş Neşet amca "Uyku girmez gönlüne, gönlü viran olanın." Dikkat de etmek lazım gaflet uykusuna dalmamak için.

Sonra susmak da lazım. Gönüllerin birbirini dinlemesi için. Seslerimizin yükselmesi gönüllerin seslerinin birbirine duyurmaya çalışmasındanmış. Maraz çıkmaması için de susmak lazım. Kimi zaman ikrar için. Sözü gümüş kılmak için.

Sonra titremek lazım. Titreyip kendine gelmek lazım. Uzaklaşmışız aslımızdan. Geri dönüp bakmak lazım ne halde olduğumuza, neler yaptığımıza. Yola sağlam devam etmek lazım.

Sonra hiç olmak lazım. Halk içinde Hakk ile olmak, Anda olmak, O'nda olmak, olabilmek lazım. Virdleri ihmal etmemek lazım.

Sonra..

Sonrası yok. Bundan sonrası yok.

4 Mayıs 2014 Pazar

Tembel Kul

Arkadaş dedi "Yazar olalım." Dedim "Önce adam olalım."

Büyük laf, ha?

Büyük falan değil. Olması gereken. Olması gereken olup kaçtığım.

Kaç gündür kaçıyorum bu işten bilmem. Kaçış psikolojisi mi ne diyorlarmış buna. İşte ondan. Yapılması gereken tonla iş dururken gidip en olmayacak olanı yapıyorum; yatıyorum. Bir heves girdim bu işe. Ki hala hevesliyim. Ancak başaramamaktan korkuyorum. Ne demişti Semiha Bahadır hocam " motivasyon" eksikliği var. Yani sonuca yönelik kaygıdan oluşan durum. Hala niyet öncesindeyim. Niyetlenemedim bir türlü.

Bir kongrem var dostlar. 5. Toplumu Konuşma Günü için görev aldım. Konum da oldukça eğlenceli ve ilgilendiğim bir konu; "Tarihten Bu Güne İslam Birliği Çalışmaları" Büyük bir organizasyon hem konusu hem de çalışma itibariyle. Ancak ben o kadar çabayı heba etmekten korkuyorum. Tembellik ediyorum. Çok fena bi' illet bu ismi lazım değil. İnsanın yakasına yapışıyor alacaklı misali. Kaç günüm hiç oldu gitti. Çok tebrik ediyorum kendimi, fazlasıyla.

Ey okuyucu! Dua beklerim senden. Bu acizin üzerindeki ağırlıktan kurtulması için. Ve dilerim Rabbimden senin yolun da açık ve emin olsun. Amin.